Alerji İçin 5R Protokolü
5R şu anlama gelir: Remove, Reinoculate, Repair, Replace, Restore. Yani, çıkar, bakteriyel ekim yap, onar, yerine koy, tamir et(yenile). Hadi inceleyelim.
Alerji için 5R Protokolü İlk Adımı (Çıkar)
Neye alerjimiz var? Biliyorsak onları çıkaralım. Bilmiyorsak şimdilik devam. Diğer taraftan zararlı besinleri çıkarmalıyız. Bunlar; şeker, işlenmiş besinler, buğday, margarin ve olası trans yağlar, tahıl ve kurubaklagil unları (glisemik yükü azaltmak için, çünkü glisemik yükün artması bağışıklık sisteminin dengesiz çalışması ile ilişkili). Bunları çıkarmanın alerji belirtilerinin azalması için önemli bir yeri var. Ayıca glüten ve kazein gizli hassasiyet nedenleri olabilir. Belirli bir süre diyetten bunların çıkmasının, sonra tekrar ekleyerek vücudun tepkilerinin incelenmesinin de tedavide önemli bir yeri var.
Alerji için 5R Protokolü İkinci Adımı (Bakteriyel Ekim Yap)
Maalesef antibiyotik sürecinden anneannemiz, annemiz geçti, biz geçiyoruz ve yavrularımız da geçmekte. Bu nedenle o canlılar olmadan biz de iyileşemiyoruz. Yerine koyma çalışması bu canlılaır yerine koyma ile ilgili. Yerine koyma çalışması sadece probiyotik ekleme çalışması değildir. Gelin detaylandıralım.
Doğada zaman geçirmek, toprağa dokunmak ve biraz doğada kirlenmek bağırsak ekosistemimizi dengelemeye destek olur
Mümkün olduğunca organik beslenmek de bağırsak bakterilerimize destek olur.
Diyetin sebze meyve ağırlıklı olması, şekerin olmaması da önemlidir.
Stresi azaltabilmek veya yönlendirmek, küçük adımlarla kendimizi geliştirmek mikrobiyotamızı dengelemede hızlı sonuç almamızı sağlar.
Prebiyotik ağırlıklı beslenmek (sebzeler, fermente besinler bu konuda yardımcıdır)
Lactobasillius, bifidobacterium ve saccaromyces boulardii gibi probiyotik destekler kullanmak da bize yardımcıdır.
Alerji için 5R Protokolü Üçüncü Adımı (Onarım yap)
Bağırsakların yüksek geçirgen olması daha fazla alerji demektir. Diğer anlamda alerjilerin bitmemesi veya sürekli artması anlamına gelir. Bağırsak geçirgenliğini azaltmak için atacağımız her adım sadece bağırsak bariyerlerini değil, cilt ve akciğer bariyerlerini de onarır. Bu ise egzama, sedef, astım gibi sorunların da azalmasına destek olur.
Bağırsak geçirgenliğini ne artırır: unlu ve şekerli besinler, sebzeden ve meyveden fakir beslenme, sürekli ilaç odaklı yaşamak, onu bunu şunu habire kafaya takmak, depresyondan keyif almak ve hayal kurmuyor olmak 😉 (sonuncusunu ben ekledim, hayalsiz hayat olmaz, kendinizi yaşamıyor sayın bu durumda).
Bağırsak geçirgenliğini ne azaltır: glutamin (günde3 gramdan fazlası uzman eşliğinde olmalı), omega 3, meyan kökü, antioksidan meyve ve sebzeler veya ekstratlar, tıbbi sarısabır (aloevera), çinko.
Alerji için 5R Protokolü Dördüncü Adımı (Yerine Koy)
Çok uzmanın gözünden kaçan bir detay görüyorum. O da sindirimin durumunu yoklamak ve öneriler vermek. Sindirimin yetersiz olması bir besine veya dışarıdaki bir şeye alerji riskini direk artırır. Çünkü besinleri tam sindiremeyiz, bunlar bağırsak geçirgenliğine eşlik eder ve tam sindirilemeyen parçalar moleküler düzeyde ama fazlaca büyük bir şekilde kana geçebilir.
Bunu aşmak için;
- Yavaş yemek, fazlaca çiğnemek, iki lokma arasında kaşığı çatalı bırakmak ve sadece çiğnemeye ve tat almaya odaklanmak
Yemek yerken sadece yemek yemek, başka bir şeyle ilgilenmemek ve mümkünse düşünmemek
İyi bir uyku çekmek (uzmanınız kontrolünde akşam yemeklerinden sonra yüksek doz omega 3 ve 250 mg dozunda magnezyum glisinat yararlı olabilir.
Alerji İçin 5R Protokolü Beşinci Adımı (Yeniden Dengele)
İşte burası biraz daha zihin ile ilgili. Yani biraz içimize dönmeyle ilgili. Bakın “alerjileriniz varsa, hayatınızda alerjik tepki verdiğiniz sosyal sorunlarınız var demektir” dersem herhalde yanılmış olmam. Alerjilerinizi temelde 2 şey tetikliyor.
Alerjene maruz kalmak,
Alerjik tepki verdiğiniz stres etkenine denk gelmek.
Her ikisinde de alerji belirtilerinizde artış olur. Zihnen hangi olaya hangi duygusal durumun eşlik ettiğini bilerek tepki verdiğimizi bulmaya zaman ayırmalıyız. Gelin biraz yardımcı olayım.
Gerekirse gözlerinizi kapatın ve alerjilerinizin ne zamanlarda veya nerelerde (hangi yerlerde) arttığını bir düşünün. Elinize kalem kağıt alın ve bu zaman ve mekanları not alın. Sonra bunlara hangi duyguların eşlik ettiğini veya o esnalarda hangi duyguları yaşadığınızı düşünün. Eğer bulamıyorsanız önünüzdeki günlerde de alerjileriniin arttığı zamanları not alarak o esnada nerede ve hangi duygularda olduğunuzu düşünün. Duygular aklınıza gelmiyorsa meraklanmayın, bu hepimizin sorunu. Ama orada en az 1 duygu var. O duyguyu bulamıyor olmanız sizin kendinize karşı ne kadar inatçı olduğunuzun bir göstergesi olabilir. O an ne hissediyorsunuz ? Sert, yumuşak, kırılgan, üzgün, güçlü, başarılı, başarısız vb. Şimdi hissetiğinizin arkasındaki duyguya odaklanın. Bunlardan hangisi hissederseniz hissedin, ister güçlü ve başarılı hissedin ister zayıf ve başarısız, bu nokta sizin zayıf noktanızdır. Buralara çalışın.
Dünyanın en güçlü insanları sakin ve esnek olabilen insanlardır. Bu insanlara zaten hiçbir şey olmuyor.
Temel dış etmenler: ekonomik, iş yükü, çalışma saatleri, ilişkiler, aile, yoğunluk, kaygı ve korku vb
Temel iç etmenler: kurban psikolojisi, sürekli kendini eleştirme, mükemmeliyetçilik, olumsuza odaklanma vb.
Çözüm: Her sabah şunu 10 dakika boyunca tekrarlayın: HAYATIMDA MUHTEŞEM ŞEYLER OLUYOR. Bu doğrultuda başka cümleler de kurabilirsiniz.
Sizin madde sandıklarınız aslında sadece enerji. Ve enerji zihinde yaratılıyor. Sonrasında maddeye dönüşüyor.
Sağlıklı günler dilerim,
İlker Pazarbaşı